28 Kasım 2010 Pazar

NAHİT KİLER SÖYLEŞİSİNDE EKSİK KALANLAR!


Metrekaresini 13 bin dolara satıyor
işçisine aylardır para vermiyor

Sapphire’in sahibi Nahit Kiler, Vatan’a verdiği tam sayfa söyleşide daireleri metrekaresi 13 bin dolardan sattıklarını söylüyor. Söyleşide değinilmeyen tek bir konu var: Aylardır emeklerinin karşılığını alamadan çalışan Sapphire işçileri!

BİRGÜN

Vatan Gazetesi’nde dün İstanbul’un en yüksek binası Sapphire’le ilgili binanın sahibi Nahit Kiler ile yapılmış tam sayfa bir söyleşi yayımlandı. Nahit Kiler’in “başarılarla” dolu yaşam öyküsünden, Sapphire’in muhteşem manzarasına kadar pek çok konuya değinilen söyleşide, hiç sözü edilmeyen tek bir konu vardı: son derece kötü koşullarda iş güvenliğinden yoksun çalışan, aylardır paralarını alamayan, bayramda bile ailelerine beş kuruş para gönderemeyen, basına konuştukları gerekçesiyle (!) işten atılan Sapphire işçileri!

BU DA ŞANTİYE MANZARALARI

Söyleşi, binanın en üst katında bulunan Seyir Terası’nın manzarasına övgülerle başlıyor. Söyleşiyi gerçekleştiren Elif Ergu, “Şanslıydık, hava açıktı. İstanbul’u avucumuzun içinde hissettik, Belgrad Ormanları’ndan Beykoz tepelerine, Ataköy’den Karadeniz çıkışına…Boğaz nehirdi sanki…Her yer kıpır kıpır…Sapphire’in en üst katının seyir amaçlı düşünülmesi çok yerinde olmuş” diyor. Binanın sahibi Nahit Kiler, bu teras için Kültür ve Turizm Bakanlığı’na başvurduklarını, turistlerin yüzde 80’inin buraya gelmesini istediklerini, bakanlığın bu isteklerini onayladığını anlatıyor.

Söyleşide hiç anlatılmayan ise işçilerin “Nazi Kampı”na benzettiği şantiye manzaraları. Nahit Kiler, bundan iki ay önce iş güvenliğinin olmaması nedeniyle gökdelenin -2’inci katından -5’inci katına düşerek can veren, cesedi ancak altı saat sonra bulunabilen Serkan Çetin’in (25) adını ağzına bile almıyor. BirGün’e röportaj verdikleri için kovduğu işçilerin, o röportajlarda anlattıklarına da hiç değinmiyor. İşçiler, söz konusu röportajlarda şöyle diyordu: “Çalışma koşulları çok kötü. İş güvenliği yok. Şantiyede yatıp kalkıyoruz. Yemekler çok kötü. Burada insanın köpek kadar değeri yok. Ölen arkadaşımızın üç çocuğu yetim kaldı. Ailesine patronlar yardım edeceklerini vaat etmişler. Çalışana hakkını vermiyorlar, ölene ne yapacaklar.”

İŞÇİLERİN PARASI GÖKDELENİN ÜÇ CAMI ETMEZ

Nahit Kiler, Vatan’a verdiği söyleşide, “Sapphire’de hayat Ocak ayında başlayacak” diyor. Metrekaresini 7 ila 12-13 bin dolardan sattıkları dairelerin yüzde 60’ını sattıklarını söylüyor. Kiler, “Kardeşiniz AKP milletvekili. Sizin bu büyümenizi siyasi yakınlıklara bağlayanlar var, ne dersiniz?” şeklindeki bir soruya ise şöyle yanıt veriyor: “Bırakın dolaylı vergileri, yalnızca şu binayı yaparken, yalnızca ilçe belediyesine ödediklerimiz 10 milyon lirayı aşmıştır. Kardeşim milletvekili diye vergi mi ödemedim?”

Kardeşinden yararlandı mı tartışılır ama, kesin bir şey var ki, gökdelen inşaatında çalışan yüzlerce taşeron işçi, ücretlerini hiçbir zaman düzenli alamadı. Aralarında aylardır beş kuruş ücret alamadan çalışan işçiler var. Sigortası düzenli yatmayan, ayrıldığı halde bir yılı aşkın süredir parasını alamayanlar var. Evlenemeyen, kirasını ödeyemediği için evden atılan, kanser tedavisini aksatanlar var. Kiler Holding yönetimi ise sürekli “paranızı vereceğiz” diyerek işçileri oyalıyor.

İşçilerden Mustafa Akyol, “Tüm işçilerin alacaklarının toplamı bu gökdelenin üç camı etmez” diyor ve ekliyor: “Bu gökdelen işçilerin ödenmeyen ücretleri, sömürü ve Serkan’ın kanı üzerinde yükseliyor. Hakkımızı alana kadar mücadele etmeye kararlıyız. Direneceğiz ve elbet kazanacağız.” 

.......................................................................................
İNSAN DEĞİL SERMAYE DOYUMSUZ!

Nahit Kiler, muhabirin “Bitlis’ten geldiğinizde bugünleri hayal ediyor muydunuz?” sorusuna şu yanıtı veriyor: “İnsanoğlu doyumsuz. Hep daha iyiyi istiyor. Bitlis’ten geldiğimizde hedefimiz hepimizin birer marketi, evi, arabası olmasıydı. Onu yaptık kısa sürede, 10 market derken 50 market oldu, farklı zincirleri aldık. Şimdi 10 yıl içinde Türkiye’nin ilk 10 şirketinden biri olmak istiyoruz. Biz çok çalıştık, yanlış da yapmadık.” 29 Kasım 2010






26 Kasım 2010 Cuma

SAPPHİRE İŞÇİLERİ EYLEMDEYDİ


SAPPHİRE İŞÇİLERİNİN SABRI TAŞTI


Aylardır paralarını alamayan ve kötü koşullarda çalışan Sapphire işçileri,  gasp edilen haklarını istedi.

Aylardır paralarını alamayan İstanbul Sapphire işçileri, 4.Levent’te bulunan Sapphire Gökdeleni önünde eylem yaptı. Sapphire işçilerine, TEKEL işçileri, ÖDP’liler ve Gençlik Muhalefeti üyesi öğrenciler de destek verdi.

Gökdelenin önünde bir araya gelen işçiler, “Kiler şaşırma sabrımızı taşırma”, “Serkan’ın katili AKP’nin Kiler’i”, “Direne direne kazanacağız” sloganları attı. Sapphire İşçileri Dayanışma Platformu adına burada bir açıklama yapan işçiler, “Biz sadaka değil alın terimizin karşılığını istiyoruz. Bu haklı davamızı sonuna kadar götüreceğiz, direneceğiz ve kazanacağız. Biliyoruz ki direnen işçiler kazanır” dedi.

NAZİ KAMPLARINI ARATMIYOR
“Bu gökdelen ödenmeyen işçi ücretleriyle yükseliyor” pankartı açan işçiler, yaptıkları açıklamada “İstanbul Levent’te yapımcılarının iftiharla söylediği üzere bir süredir Avrupa’nın en yüksek binası inşa ediliyor. Üstelik işçilerin ölümleri ve aç bırakılmaları pahasına… Sapphire gökdeleni inşaatında Nazi kamplarını aratmayan çalışma koşulları yaşanıyor” diye konuştu.

Sapphire işçileri, iki ay önce gökdelenin 2’inci katında çalışırken düşerek ölen ve cesedi 6 saat sonra gökdelenin -5’inci katında bulunan Serkan Çetin’i de unutmadıklarını vurguladı: “Serkan Çetin adlı bir işçi kardeşimiz bir süre önce iş cinayetine kurban gitti. Bizler biliyoruz ki bu ölümler, işten atmalar, hak gaspları son değil. Bu düzen, bu koşullar değişmediği sürece işçiler ölmeye, yoksullaştırılmaya devam edecek. Bugün Sapphire işçilerinin mücadelesi güvencesizliğe, yoksulluğa, taşeron dayatmasına karşıdır. Tüm emekçi halkımızı bu mücadeleye destek vermeye çağırıyoruz.”

İşçiler, açıklamanın ardından gökdelenin diğer kapısına yürüyerek burada oturma eylemi yaptı.

DAVA AÇACAKLAR
Sapphire Gökdeleni inşaatında çalışan Serkan Çetin (25) adlı işçi, iki ay önce iş güvenliğinin olmaması nedeniyle düşerek ölmüş, bunun üzerine Sapphire işçileri, gökdelendeki kötü çalışma koşullarını ve sömürüyü BirGün’e anlatmıştı. Aylardır paralarını alamadıklarını anlatan işçiler, basına konuştukları için beş kuruşsuz işten çıkarılmıştı. İşçiler, dava açmaya hazırlanıyor.

..............................................................................

NAHİT KİLER: “Erkekseniz atlayın”

Eyleme katılan alçı ve boya işçileri, geçtiğimiz hafta Sapphire Gökdeleni’nin çatısına çıkarak, ücretlerini alamadıkları için intihar girişiminde bulunduklarını anlattı. Çalışmak için Van’dan geldiğini ancak 4 aydır parasını alamadığını söyleyen işçi Levent Köydeniz, “Ailemize para yollayamıyoruz. Bayramda evimize gidemedik. Konuşmak istiyoruz, bizi dışarı atıyorlar. Sigortalarımızı da yatırmadılar. Biz de bu yüzden çatıya çıktık. Yetkililer geldi, bizi zorla indirdi. Sonra Nahit Kiler geldi, bize ‘Siz ne biçim Vanlısınız? Vanlı adam delikanlı olur. Erkekseniz atlayacaksınız. Siz şov yapıyorsunuz’ dedi. Biz şov filan yapmıyoruz, alın terimizi istiyoruz” diye konuştu.  26 Kasım 2010

24 Kasım 2010 Çarşamba

26 KASIM CUMA GÜNÜ SAPPHİRE'İN ÖNÜNDEYİZ!!!

BASINA VE KAMUOYUNA ÇAĞRI!!

Avrupa’nın en yüksek gökdeleni olacağı söylenen İstanbul Sapphire; kan, gözyaşı ve sömürü üzerinde yükseldi ve neredeyse tamamlandı. Yakında açılması bekleniyor.

Öte yandan her bir dairesi için milyon dolarlardan söz edilen Sapphire’de emek sömürüsü, insanlık dışı çalışma koşulları tüm hızıyla devam ediyor.

2 ay önce, Serkan Çetin adlı 25 yaşında bir işçi, 66 katlı gökdelenin -2.katında çalışırken iş güvenliğinin olmaması nedeniyle düşerek yaşamını yitirdi. Cesedi ancak 6 saat sonra gökdelenin -5.katında bulunabildi. Serkan Çetin, burada çalışmak için Tokat’ta ailesini bırakıp gelmişti ve iki küçük çocuk babasıydı.

Arkadaşlarının ölümüne isyan eden taşeron işçileri, Sapphire’deki sömürüyü, insanlık dışı çalışma koşullarını basına anlattı. Ancak bu Kiler Holding patronunu memnun etmedi. İşçiler, basına demeç verdikleri (!) gerekçesiyle beş kuruşsuz işten atıldı.

İşine son verilen taşeron işçileri zaten aylardır maaş almadan çalışıyorlardı. Yalnız onlar değil, hâlâ gökdelen inşaatında çalışan yüzlerce taşeron işçisi, aylardır paralarını alamıyor. Kiler Holding yönetimi, hala ‘alacaklarınızı vereceğiz’ diyerek işçileri oyalamayı sürdürüyor.

Çok değil, bundan birkaç gün önce, bir grup işçi paralarını alamadıkları için gökdelenin çatısına çıktı ve intihar girişiminde bulundu. Ama işçiler artık yeter diyor! Sömürüye, kötü çalışma koşullarına, iş cinayetlerine dur demek için, gasp edilen haklarını geri almak için direnişe geçiyor!

Basının ve kamuoyunun desteğini bekliyoruz…

SÖMÜRÜYE, İŞ CİNAYETLERİNE, İŞTEN ATMALARA SON!


TARİH: 26.11.2010 Cuma günü,

SAAT: 12.30

YER: 4.Levent’te bulunan Sapphire Gökdeleni’nin kapısında basın açıklaması ve ardından oturma eylemi yapılacak.


SAPPHİRE İŞÇİLERİ DAYANIŞMA PLATFORMU

22 Kasım 2010 Pazartesi

SAPPHİRE İŞÇİLERİ DİRENİŞE GEÇİYOR!



Avrupa’nın en yüksek gökdeleni Sapphire; kan, gözyaşı ve sömürü üzerinde yükseliyor.
Bir süre önce Serkan Çetin adlı 25 yaşındaki işçi, 66 katlı gökdelenin -2.katında çalışırken iş güvenliğinin olmaması nedeniyle düşerek yaşamını yitirdi. Cesedi ancak 6 saat sonra gökdelenin -5.katında bulunabildi.
Arkadaşlarının ölümüne isyan eden taşeron işçileri, Sapphire’deki sömürüyü, insanlık dışı  çalışma koşullarını basına anlattı. Ancak bu Kiler Holding patronunu memnun etmedi. İşçiler, basına demeç verdikleri (!)gerekçesiyle beş kuruşsuz işten atıldı.
İşine son verilen taşeron işçileri zaten aylardır maaş almadan çalışıyorlardı. Kiler Holding yönetimi, hala ‘alacaklarınızı vereceğiz ‘diyerek işçileri oyalamayı sürdürüyor.
Ama işçiler artık yeter diyor! Sömürüye, kötü çalışma koşullarına, iş cinayetlerine dur demek için, gasp edilen haklarını geri almak için direnişe geçiyor! 

SÖMÜRÜYE, İŞ CİNAYETLERİNE, İŞTEN ATMALARA SON!

YASAL HAKLARINIZI BİLİYOR MUSUNUZ?

İŞ KANUNU’NA GÖRE, TAŞERON SİSTEMİYLE ÇALIŞAN İŞYERLERİNDE ASIL İŞVEREN, ALT İŞVERENE AİT ÇALIŞANLARIN İŞ GÜVENLİĞİNDEN, EĞİTİMLERİNDEN, ÜCRET VE SİGORTALARINDAN BİRİNCİ DERECEDE SORUMLUDUR!
Türkiye’de işçiler İş Kanunu’na göre birtakım haklara sahiptirler. Bu hakları bilmek işçilerin sağlıklı koşullarda çalışıp emeklerinin karşılığını alabilmeleri için önemlidir.

“Ücretin Gününde Ödenmemesi”, “Sigorta Primlerinin Gün ve Miktarının Eksik Gösterilmesi” ve “İş Sağlığı ve Güvenliği” başlıkları altında topladığımız bu hakların başlıcaları şunlardır:

1-ÜCRETİN GÜNÜNDE ÖDENMEMESİ
(İş Kanunu 34. Madde: Ücreti ödeme gününden itibaren 20 gün içinde mücbir bir neden dışında ödenmeyen işçi, iş görme borcunu yerine getirmekten kaçınabilir…)

Bu maddeye göre maaşınız ödeme gününden itibaren 20 gün içinde ödenmezse işyerine gelmek kaydıyla işi bırakabilirsiniz.
İş akidleriniz bu nedenle çalışmadığınız için fesh edilemez. İşiniz başkalarına da yaptırılamaz.
Üstelik gününde ödenmeyen ücretinizi de mevduata uygulanan en yüksek faiz oranıyla almaya hakkınız var.
Ancak toplu iş bıraksanız bile patrona bireysel olarak iş bıraktığınızı söylemeniz gerekir, çünkü kanuna göre sadece sendikalı işçiler toplu iş bırakabiliyor.

2-SİGORTA PRİMLERİNİN GÜN VE MİKTARININ EKSİK GÖSTERİLMESİ
Patronlar çoğunlukla işçileri ay içinde eksik çalışmış gibi gösterme ya da ücretini gerçek değeri üzerinden göstermeme yoluna giderler. Bu yolla hem SSK’ya ödemesi gereken ücretleri hem de devlete ödemesi gereken vergileri eksik öder ve kâr ederler. Ama bu durum işçilerin hayati derecede önemli kayıplar yaşamasına neden olur. Bu kayıplar özetle şunlardır:

SSK ve İşsizlik sigortası yönünden kayıplar

İşçi bordroda düşük ücretten gösterildiğinde, emeklilik dönemi geldiğinde bu durum emekli maaşına olumsuz yansır. İşçi emekli olduğunda asıl alması gerekenden kat be kat düşük bir maaş alır.

Düşük ücret gösterimi, işçinin işsiz kaldığında Türkiye İşçi Kurumu’ndan alacağı işsizlik maaşını da etkiler.
Ayrıca işçinin SSK’dan hastalık ve raporlu olunan dönem boyunca alacağı geçici iş göremezlik ödeneği de bundan etkilenir. Çünkü her iki ücret de bordroda gösterilen ücret üzerinden hesaplanır.


Kıdem ve ihbar tazminatı yönünden kayıplar

İşçiler, iş sözleşmesinin sona eriş biçimine bağlı olarak kıdem ve ihbar tazminatı almaya hak kazanırlar. Eksik gün gösterildiğinde işçinin kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanabilmesi için gerekli olan süre dolmayabilir.

Diğer yandan ücreti düşük gösterilirse alacağı tazminat da daha düşük olur. Çünkü ihbar ve kıdem tazminatı brüt ücret ve eklentilerine göre hesaplanır.

Yargıtay Kararı
Yargıtay’ın bu konuyla ilgili vermiş olduğu bir karar şu şekildedir:

KARAR: “sigorta primlerinin gerçek ücreti üzerinden ödenmemesi ve çok kısa süre prim ödemiş olması iddiasına dayandığı anlaşılmaktadır. Gerçekten davacının çalıştığı süreye ait sigorta primleri tamamen ödenmemiş veya gerçek ücretine göre noksan ödenmiş ise, davacı işi kabul etmemekte ve iş akdini feshetmekte haklı olur. Kıdem tazminatına hak kazanır.”

3-İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ


(İş Kanunu 77.Madde: İşverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler…)

Bu yasaya göre, patronlar işçilerin sağlıklı ve güvenli bir ortamda çalışması için gerekli bütün önlemleri almak zorundadır. Ayrıca patronlar, bu alınan önlemlere uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya oldukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumluluklar konusunda bilgilendirmekle de yükümlüdür.

Bunun için de işçilere düzenli olarak iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerinin verilmesi, çalışanların bu eğitim programlarına katılmasının sağlanması gerekir. Bu eğitimleri düzenlemek patronun başlıca sorumluluklarındandır.

UNUTMAYIN!
İŞVEREN YASA İLE SORUMLU OLDUĞU İŞ GÜVENLİĞİ TEDBİRLERİNİ ALSAYDI, BELKİ DE ARKADAŞIMIZ SERKAN ÇETİN ÖLMEYECEKTİ!

SAPPHİRE İŞÇİLERİ DAYANIŞMA PLATFORMU

SAPPHİRE'DE İŞ CİNAYETİ



19.09.2010-BİRGÜN

Kiler Holding tarafından İstanbul Levent’te yapımı sürdürülen ve ‘Avrupa’nın en yüksek binası’ olarak tanımlanan İstanbul Sapphire’de iş cinayeti meydana geldi.

Gökdelen inşaatından Biskon Yapı isimli taşerona bağlı olarak çalışan Serkan Çetin adlı işçi düşerek yaşamını yitirdi. Önceki gün 66 katlı gökdelenin yeraltında bulunan 10 katından biri olan  -2’nci katta çalışan Serkan Çetin mesaisi saat 17. 00 sıralarında bitmesine rağmen gökdelenin şantiyesinde bulunan yatakhanesine gelmedi. Arkadaşları tarafından aranmaya başlanan Çetin’in gece yarısı -5’inci katta cesedi bulundu. 
Çetin’in çalıştığı eksi 2’nci katın merdiven boşluğundan, eksi 5’inci kata düşerek yaşamını yitirdiği anlaşıldı. Tokat nüfusuna kayıtlı olan 25 yaşındaki Çetin, eşini ve 3 çocuğunu memleketinde bırakarak İstanbul’a çalışmaya gelmişti.

Dün cenazesi kaldırıldığı İstanbul Şişli Etfal Hastanesi’nden memleketi Tokat’a gönderilen Çetin’in çalışma arkadaşları iş cinayetini protesto etmek için gün boyunca çalışmadı. 

Çetin’in çalışma arkadaşları ekim ayında törenle açılması planlanan Avrupa’nın en yüksek binası Sapphire’deki çalışma şartlarının “Nazi kampını” aratmadığını söyledi.

‘ÜCRETLER DÜZENSİZ ÖDENİYOR’
Bir yıldır  gökdelen inşaatında çalışan mermer ustası Mustafa Adnan Akyol, ücretlerini hiçbir zaman düzenli alamadıklarını söyledi. “Bayramda bile para alamadık” diyen Akyol, gökdelen inşaatında çalışan 700 civarında işçinin ücretlerini düzensiz ya da hiç alamadan aylardır çalıştırıldığını dile getirdi. Akyol, gökdelen inşaatında 23 ayrı taşeron bulunduğunu ve batma noktasında olan taşeronların işçilere ücretlerini ödemediğini ifade etti.

‘AİLEMİZİN YANINA GİDEMEDİK’
Gökdelen inşatında taşerona bağlı olarak çalış Bilal Yılmaz isimli işçi ise, “Para alamadığımızdan bayramda ailemizin yanına bile gidemedik. Şantiyede yatıp kalkıyoruz. Yemekler çok kötü. Burada insanın köpek kadar değeri yok.  Ölen arkadaşımızın 3 çocuğu yetim kaldı. Ailesine patronlar yardım edeceklerini vaat etmişler. Çalışana hakkını vermiyorlar ölene ne yapacaklar” diye konuştu.

‘ÇOCUKLARIMA HEDİYE ALAMADIM’
Ramazan Çavdar isimli 2 çocuk babası işçi ise “Derdimiz çok hangisini anlatayım. Kim anlayacak!  2 çocuğum var. Onları sevindirecek bir hediye bile alamıyorum” diye taşeronlara ve Sapphire patronlarına sitemde bulundu.

Sapphire’de kesin olmamakla birlikte işçilerden aldığımız duyuma göre Serkan Çetin’den önce de iş cinayetleri yaşandı. Serkan Çetin ile birlikte gökdelenin inşatının başlangıcından bu yana 6 işçi yaşamını yitirdi. Ancak bu iş cinayetleri medyadan gizlendiğinden haber yapılamadı.


‘Paramı alırsam hemen evleneceğim’

NİĞDE’den İstanbul’a çalışmaya 4 ay önce gelen Tamer Soyak Avrupa’nın en yüksek binası’ olarak tanımlanan İstanbul Sapphire gökdeleni inşatının en dertli işçilerinden biri.
Bayramda emeğinin karşılığını alıp sevdiği insanla evlenmeyi planlayan Soyak’ın hayalleri ücretini alamayınca suya düştü. Soyak, “Bayramda paramı alıp sonra düğün yapacaktım. Paramı alamayınca memleketime bile gidemedim. Paramı alabilirsem, hemen işten ayrılıp evleneceğim. Ne hallere düştük görüyorsunuz yahu!” 



HALKIMIZA DUYURU



Sapphire kan ve gözyaşı üzerinden yükseliyor

AKP iktidarı ile birlikte katmerleşen sömürü düzeni farklı politikalarla birlikte işçilerin alın terini sömürmeye devam ediyor. Sermayenin mevcut küresel yönelimleri doğrultusunda hayata geçilen politikalar halkımıza yoksulluk, işsizlik ve ölümlerden başka hiçbir şey getirmemektedir.

Taşeronlaştırma, güvencesiz çalışma bu politikaların ürünüdür. Ülkeyi ucuz iş gücü cennetine çevirmek isteyen bu zihniyet ile işçi ve emekçilerin alın teri uluslar arası sermayeye peşkeş çekilmektedir.

Maliyetleri kısmak, sermayeye daha fazla kar getirmek adına işçiler güvencesiz çalışma koşulları altında ölümlere gönderilmektedir.

Tuzla tersanelerinde, kömür madenlerinde, inşaat sektöründe yaşanan iş cinayetleri sermayenin daha fazla kar adına işçilerin hayatlarını hiçe saydığının en büyük göstergesidir.

AKP iktidarının çıkardığı, 4-C yasası sermayenin sömürüsünü dizginsizleştiren, işçiyi ölümlere razı hale getiren bir yasadır. Ancak Ankara başta olmak üzere birçok yerde görüldü ki işçilerin haklı ve kararlı mücadeleleri ile güçlü bir tepkiyi örgütlemek mümkündür. Direniş süresince tekel işçileri AKP iktidarının korkulu rüyası olmuşlardır. Olmaya devam etmektedirler.

İstanbul Levent’te yapımcılarının iftiharla söylediği üzere bir süredir Avrupa nın en yüksek binası inşa edilmektedir. Üstelik işçilerin kan ve gözyaşlarıyla

AKP iktidarı süresince palazlanan yandaş Kiler holding tarafından İstanbul Levent’te inşaatı süren SAPPHİRE gökdeleni inşaatında Nazi kamplarını aratmayan çalışma koşuları yaşanmaktadır.

 Biskon Yapı isimli taşerona bağlı olarak Serkan Çetin adlı bir işçi kardeşimiz bir süre önce iş cinayetine kurban gitmiştir. 66 katlı gökdelenin yeraltında bulunan 10 katından biri olan  -2’nci katta çalışan Serkan Çetin in -5’inci katta cesedi bulunmuştur.

  Ülkemizde yaşanan güvencesiz çalışma koşulları, taşeron firmaların kullanılması, sendikal faaliyetlerin engellenmesi, işçilerin en küçük bir hak arama mücadelelerinin her türden baskı ve zorbalıkla engellenmesi ne yazık ki değişmez bir kural olarak görülmektedir. Sapphire gökdelen inşaatında yaşanan bu ölüm güvencesiz ve taşeron çalışmanın bir sonucudur.     

 SAPPHİRE gökdelen inşaatında ölümle burun buruna çalışma koşulları yetmezmiş gibi emeğimizin karşılığının bulmayan ücretlerimiz geç ödenmekte, adeta insanlık onurumuzla alay edilmektedir.

 Serkan Çetin olayı ile ilgili Birgün gazetesine röportaj veren 4 emekçi kardeşimizde işten atılmış bulunmaktadır. Güvencesiz çalışma koşullarını bize dayatan, iş güvenliğini hiçe sayan Kiler holding yönetimi işçilerin can güvenliği için gerekli önlemleri almak yerine konuyu gündeme taşıyan işçileri işten atmayı tercih etmiştir.

 İş cinayetine kurban giden Serkan Çetin kardeşimiz için, işten çıkarılan 4 işçi kardeşimiz için mücadelemiz kazanana kadar sürecek, kiler holding yönetimi de,biskon yapı adlı taşeronda iş cinayetlerinin ve işten atmaların hesabını er geç verecektir.

 Bizler biliyoruz ki bu ölümler, işten atmalar son değil. Bu düzen, bu koşullar değişmediği sürece işçiler ölmeye, yoksullaştırılmaya devam edilecek. Bugün sapphire işçilerinin mücadelesi güvencesizliğe, yoksulluğa, taşeron dayatmasına karşı verilen mücadeledir. Tüm emekçi halkımızı mücadelemize destek vermeye çağırıyoruz.

İŞTEN ATMALAR YASAKLANSIN!
İŞ CİNAYETLERİNE SON!
TAŞERONLATIRMAYA, GÜVENCESİZLİĞE SON!

20 Kasım 2010 Cumartesi

İŞ CİNAYETİ SONRASI DERTLERİNİ ANLATAN İŞÇİLER İŞTEN ATILDILAR

23.09.2010-BİRGÜN
Sapphire gökdeleni inşaatında geçtiğimiz günlerde meydana gelen iş cinayetinden sonra gazetemize çalışma şartlarından şikayet eden 4 emekçi, işten atıldı. Gurbetçi olan  emekçiler üstüne üstlük şantiyenin inşaatındaki yatakhanelerinden  atılarak sokakta bırakıldı. Bunun üzerine işten atılan arkadaşlarına destek veren 10 işçi,  “Arkadaşlarımıza destek veriyoruz.  Bizde aylardır ücretlerimizi alamıyoruz. İnşaattaki kötü çalışma şartlarından şikâyetçiyiz” diye protestoda bulundu.

İstanbul Levent’te yapımı sürdürülen ve ‘Avrupa’nın en yüksek binası’ olarak tanımlanan İstanbul Sapphire gökdeleni inşaatından 17 Eylül’de taşerona bağlı olarak çalışan Serkan Çetin adlı işçi düşerek yaşamını yitirmişti.  66 katlı gökdelenin yeraltında bulunan 10 katından biri olan  eksi 2’nci katında çalışan Serkan Çetin merdiven boşluğundan eksi 5’inci kata düşerek ölmüştü. Temizlik işçisi kadrosunda olan, ancak kendisine her iş yaptırılan Çetin’in cesedi düşme olayından 6 saat sonra yatakhanesine gelmediği fark edilerek bulunmuştu. AKP’ye yakın bir sermaye gurubu olan Kiler Holding yönetimi Çetin’in ölümünün ardından gökdelen inşaatındaki iş güvenliğini arttırmak yerine gazetemize gökdelen inşaatındaki çalışma şartlarından şikayet eden ve ücretlerini alamadıklarını söyleyen Mustafa Adnan Akyol, Bilal Yılmaz, Ramazan Çavdar, Tamer Soyak'ı önceki gün işten çıkardı.

YÜZ BİN DOLAR CEZA VERDİLER
Önceki gün gazetemizde iş cinayetinin ve işçilerin görüşlerinin çıkmasından sonra Kiler Holding’in yaptırdığı Sapphire gökdeleninin Proje Müdürü Faik Barutçu imzasıyla işçilere ve işçilerin bağlı bulunduğu taşeron firma Berke Mermer ve İnşaat Ticaret LTD. ŞTİ’ye verilen belgede “Firmamızı karalama amacıyla kasıtlı olarak şantiyemizle ilgi olarak basına yanlış bilgi sızdırılması 24.07.2008 tarihli sözleşmenin 20 nolu maddesi olan gizlilik şartının açık bir ihlalidir ve gizlilik şartının ihlalinin cezası yine aynı maddede açık bir şekilde 100.000 USD olarak belirtilmiştir” denildi.

Belgede ayrıca, Mustafa Adnan Akyol, Bilal Yılmaz, Ramazan Çavdar, Tamer Soyak’ın isimleri zikredilerek “Söz konusu personel şantiye sınırlarından içeri alınmayacaktır” şeklinde ifade yer aldı. İşten atılan emekçilerden Akyol da proje müdürü Faik Barutçu’nun kendisini gazetedeki haberin çıktığı gün odasına çağırarak gazeteye açıklamada bulunduklarından dolayı işten atıldıklarını bildirdiğini söyledi. Akyol “ Proje müdürü bizi işten attıklarını ve yatakhaneleri hemen boşaltmamızı söyledi.  Cuma günü paramızın verileceği bildirildi. İşten atılan arkadaşlar 3 gün nerde kalacaklar diye sorduğumuzda ‘Otel parası verilecek’ dedi” diye konuştu.

DİSK, HUKUKİ YARDIMDA BULUNACAK
Konuyu danıştığımız DİSK avukatları ise hiçbir emekçinin gazeteye beyanda bulunduğundan dolayı atılamayacağını söyleyerek, işçilere gerekli hukuki yardımda bulunacaklarını bildirdi. İşten atılan arkadaşlarına destek veren 10 emekçi ise “Biz de onlarla aynı durumdayız. Paralarımızı alamıyoruz. Arkadaşlarımızla birlikte hareket edeceğiz” dedi.

‘İNTİHARIN EŞİĞİNDEYİM’
İşten atılan arkadaşlarına destek veren emekçilerden Raif Yılmaz “Bizde arkadaşlarla aynı koşullarda çalıştık. Gökdelen inşaatında 8 arkadışımla çalıştım. Ancak hâlâ 20.000 TL olan alacağımızı bize vermediler.  Bugün git yarın gel diye oyalıyorlar.  Kiramızı bile ödeyemez duruma geldik. İnanın, bugün cebimde  1 TL  olmadığından  kahvaltı bile yapamadım.  Borçlarım yüzünden kimsenin yüzüne bakacak halim kalmadı. İntiharın eşiğindeyim” diye konuştu.

‘AİLEMLE ARAM BOZULDU’
Gökdelen inşaatında 3 ay mermer işçisi olarak çalışmasına karşın 10 aydır ücretini almak için beklediğini söyleyen Mustafa Çetir ise “İnşaata 10 aydır ücretimi almak için geliyorum. Sürekli oyalıyorlar. Ben kardeşlerimin en büyüyüm ve ailemin geçimini sağlamaya çalışıyorum, ancak paramı alamadığımdan ailemle de aram bozuldu. Hakkımı almak için ne gerekirse yapacağım. Sonuna kadar ağabeylerimle beraberim” şeklinde konuştu.
 

Sapphire'de kan ve gözyaşınının hesabı soruldu

Avrupa’nın en büyüğü olacağı söylenen İstanbul 4.Levent’teki Sapphire gökdeleni önünde işçi ölümlerine ve işten atmalara karşı eylem yapıldı.

Gençlik Muhalefeti üyesi üniversiteli ve liseli öğrencilerin Sapphire gökdeleninde iş cinayetine kurban giden Serkan Çetin’in ardından BirGün’e konuştukları için işten atılan emekçilere destek vermek için yaptıkları eyleme TEKEL işçileri ve duyarlı yurttaşlarda destek verdi.

Eylem dün 4. Levent Metro istasyonu önünde toplanılmasıyla başladı. Buradan elerinde “İşten atılmalara son” pankartı, ölen işçi Serkan Çetin’in fotoğrafları ile “Direnen işçiler yenilmez, direne direne kazanacağız, taşeron öldürür” yazılı dövizlerle yürüyüşe geçen kitle Sapphire gökdeleni şantiye girişi önünde basın açıklamasında bulundu. Basın açıklamasını okuyan Mustafa Adnan Akyol, “Sapphire gökdelen inşaatında ölümle burun burana çalışma koşulları yetmezmiş gibi emeğimizin karşılığını bulmayan ücretlerimiz geç ödenmekte, adeta insanlık onurumuzla alay edilmektedir. Bu da yetmezmiş gibi Serkan Çetin arkadaşımızın ölümünü gündeme taşıdığımız için Kiler holding yönetimi iş güvenliği tedbirlerini almak yerine bizi işten çıkartmıştır” dedi.

Akyol’un ardından da söz alan üniversiteli gençler ise işten atılan işçiler geri alınana kadar işçilere destek eylemlerini sürdüreceklerini söyledi.

Bu sırada Mustafa Akyol’un Sapphi gökdeleninin güvenlik görevlilerince şantiyenin içerisine alınmaya çalışılması üzerine gerginlik yaşandı. Şantiye kapısına yumruklarıyla dayanan gençler, Akyol’un tekrar dışarı bırakılmasını sağladı. Gerginliğin ardından basın açıklamasının sonlandırılmasıyla birlikte kitle 4. Levent’te Tekgıda-İş Sendikası önünde eylemde bulunan TEKEL işçilerine destek vermeye gitti. Burada atılan sloganlar ve yapılan basın açıklamasının ardından TEKEL işçileriyle birlikte halaylar çekilerek eylemler sonlandırıldı.

Sapphire Gökdeleni İşçilerin Kanı Üzerinde Yükseldi

 

 

 

 

 

SEVGİM DENİZALTI-BURAK ÖZ/BİRGÜN

Erdoğan İnce, Avrupa’nın en yüksek binası Sapphire Gökdeleni’nde çalışmış ama parasını alamamış işçilerden yalnızca biri. Kanser hastası olmasına ve bunu defalarca Kiler Holding yönetimine iletmesine karşın, “Yüzüme bile bakmadılar” diyor, “Değil ameliyat, ilaç masraflarımı bile karşılayacak durumumum yoktu. Bir gün canıma tak etti, karnımı açtım, ameliyat izimi gösterdim. Başlarını çevirip gittiler. Bugün Sapphire Gökdeleni’nin reklamları dönüyor televizyonlarda, 2.5 milyar TL’lerden söz ediyorlar. Ama işçilerin üç kuruş parasını vermiyorlar.”

‘SAPPHİRE HAYATIMI KARARTTI’
Sivas’ta doğan Erdoğan İnce, 10 yaşından beri İstanbul’da yaşıyor. 20 yıldır da mermer, dış yüzey kaplama ve iç dekorasyon işinde çalışıyor. Hep taşeronda çalışmış, Sabancı Center’ın, Yapı Kredi Plaza’nın, bombalanan HSBC binasının inşaatlarında görev almış. 2009 yılının Kasım ayında işe başladığı Sapphire Gökdeleni inşaatı ise deyim yerindeyse tüm hayatını alt üst etmiş:

“Sapphire inşaatında iki ay çalıştım. Maaşımı hiç alamadım. . O iki ay ve sonrasında yaşadıklarımı, nasıl geçindiğimizi bir ben bir Allah bilir.  Hep oyaladılar, ne cumaları bitti, ne pazartesileri. Bayrama bile işçileri beş kuruşsuz gönderdiler. Ümraniye’den geliyordum, paramı alamadığım gibi üstüne cebimden para çıkıyordu. Yılbaşında da paramızı vermeyince, 1 Ocak’ta işten çıktım.”

‘KANSERİM DEDİM, YÜZÜME BAKMADILAR’
İnce’nin Kiler Holding’ten 2500TL alacağı bulunuyor. “Bu gökdelenin iki camının parası etmez. Ben işe gireli neredeyse 1 yıl olacak, hala paramı vermiyorlar” diyor. Deneyimli bir işçi olarak başka bir yerde iş bulamamasının ise acı bir nedeni var: “İnşaatta çalıştığım sırada göğsümde bir ağrı duymaya başladım. İşten ayrılınca doktora gittim. Nisan’da midemde kanser olduğu teşhisi kondu, acil ameliyat olmam gerektiği söylendi. Doktor stres ve üzüntüden kaynaklı dedi. Sapphire’de yaşadıklarımın hastalığımın tetiklenmesinde etkili olduğunu düşünüyorum. Oradan çıktım, bir daha da çalışamadım.”

İnce’nin eşi, bu durum üzerine özel bir şirkette çalışmaya başlamış. 40 bin TL’lik ameliyat parasını ödemekten ancak eşinin sigortası sayesinde kurtulabilmişler: “Mayıs’ın 18’inde ameliyat oldum, midemi neredeyse tamamen aldılar, şimdi daha iyiyim ama kontrollerim sürüyor. Aldığım gıdanın yalnızca beşte birini kullanabiliyorum, sürekli yemem gerekiyor. Bazen yürürken, aniden elektrik kesilir, pilin biter ya, aynı öyle halsiz düşüyorum.”

'PATRON BİZİM PARAMIZLA HACCA GİTTİ'
Bir maaşla geçinmeye çalışan aile, ilaç ve tedavi masraflarını karşılamakta hala sıkıntı yaşıyor. İnce, hasta haliyle defalarca Sapphire’e geldiğini, Kiler Holding yöneticileriyle görüştüğünü ve alacağını istediğini anlatıyor: “Bir keresinde canıma tak etti, filmlerimi aldım geldim. Karnımı açtım, patrona ameliyat izimi gösterdim. Bu paraya ihtiyacım olduğunu anlattım. Bakmadı bile, yürüdü taksisine bindi. Bayramda para vermedikleri için işçiler memleketlerine ailelerini görmeye gidemezken, o bayramda bizim paralarımızla bir günlüğüne Hacca gitti.”

‘ÇALIŞMA KOŞULLARI İNSANLIK DIŞI’
Erdoğan İnce, Sapphire gökdeleninde insanlık dışı koşullarda, iş güvenliğinden tamamen yoksun biçimde çalıştıklarını söylüyor. Bir dönem İngiltere’de çalışmış olması, ona yurtdışındaki çalışma ortamıyla Türkiye’yi kıyaslama olanağı sağlamış: “Türkiye’de patronlar, işçileri insan olarak görmüyor. Çalışma koşulları çok kötü, iş güvenliği sıfır. İngiltere’de inanılmaz derecede önem veriliyor iş güvenliğine. Orada da taşeron sistemi var, ama sistem buradaki gibi başıboş değil. Bir firmanın iş güvenliği ne kadar iyiyse iş alma olasılığı o kadar yüksek oluyor. Şantiyesinde bir kaza olmuşsa, bir işçi ölmüşse o firmaya bir daha iş vermiyorlar. Firmalar milyon poundlara varan tazminatlara tabi tutuluyorlar.”

 “İngiltere’de sürekli şantiyeyi denetleyen güvenlik elemanları var. Onlar izin vermeden şu taşı buradan alıp şuraya bile koyamazsın” diyen İnce, Sapphire’deki çalışma koşullarını ise şu sözlerle anlatıyor: “Bu inşaatta çocuklar bile şantiyede geziyordu. İngiltere’de emniyet kemeri, gözlük, miğfer takmak zorundasın, burada öyle bir şey yok. İşçi miğferini canı isterse takar. Korkuluklar yok, merdiven boşlukları dolu. Bir ayağın kaysa, ölüp gidersin ve bu hiç kimsenin umurunda olmaz. Patron, ne bir yaptırımla karşılaşır, ne tazminat öder. Geçenlerde 25 yaşında bir arkadaşımızı yitirdik. Bu ülkede insan hayatı sudan ucuz.”

‘TAŞERON SÖMÜRÜ DEMEKTİR’
Erdoğan İnce ile son olarak taşeron sistemini konuşuyoruz. “Ben hep taşeronlarda çalıştım” diyor ve ekliyor: “Türkiye’de taşeron sistemi, asıl işverenin bazı sorumluluklarından kurtulması için yaratılmış bir sistem. Sömürü hat safhada. Asla iş garantin yok, yarının belli değil. Bir gün işe gelmesen sigortanda eksik gösteriliyor. İşçilerin hayatı taşeronun insafına kalmış.”