30 Aralık 2010 Perşembe

YILIN SON GÜNÜNDE SAPPHİRE'İN ÖNÜNDEYİZ!!!

DİRENEN İŞÇİLER KAZANIRLAR

Basına ve kamuoyuna;

İstanbul Sapphire’in sahibi Kiler Holding, kötü koşullarda çalıştırıldıkları ve ücretlerini alamadıkları için bir ayı aşkın süredir oturma eylemi yapan işçilere, bu Cuma günü (31 Aralık) paralarını kesin olarak ödeyeceğini açıklamıştır.

İşçiler, paralarını almaları halinde, kitlesel bir basın açıklamasıyla direnişlerini sonlandıracaktır. Sapphire işçilerinin hakları için verdikleri bu mücadele, sömürünün, kötü çalışma koşullarının ve iş cinayetlerinin oldukça yaygın, işçilerin örgütlü mücadele olanaklarının ise oldukça sınırlı olduğu inşaat sektöründe, şüphesiz örnek bir direniş olarak Türkiye emek tarihine geçecektir.

Açıklamaya sanatçılar, demokratik kitle örgütleri, emek örgütleri, öğrenciler ve siyasi partiler destek verecektir. CHP Milletvekili Çetin Soysal da açıklamaya katılacağını bildirmiştir.

Katılımınızı bekler, saygılarımızı sunarız,

Sapphire İşçileri Dayanışma Platformu

TARİH: 31 Aralık 2010
SAAT: 14.00
YER: 4.Levent’te bulunan İstanbul Sapphire Gökdeleni önü

SAPPHİRE ÖNÜNDE İŞÇİ-ÖĞRENCİ DAYANIŞMASI

BİRGÜN
İstanbul Sapphire'in önünde işçi öğrenci dayanışması vardı. Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri ve emekçileri Sapphire gökdeleni önünde 32 gündür direnen işçileri ziyaret etti. Boğaziçili öğrenciler, Sapphire'in sadece bir  gökdelen olmadığını insanlara dayatılmaya çalışılan yalancı bir yaşam biçimi vaadi olduğunu ifade ettiler.
Öğrenciler adına basın açıklamasını okuyan Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinden Nilgün Yelpaze, öğrenciler olarak sermayenin karşısında  emekçilerden yana olduklarını vurguladı. Yelpaze, şunları ifade etti: Bizim hayalimiz, çimentosuna harç olarak işçi kanı katılan gökdelenlerde çalışmak ve o patronlardan biri olmak değil eşit,adil ve sömürüsüz bir dünyada yaşamaktır. Tüm bu sömürü bitmedikçe direnmeye ve direnen işçilerle dayanışmaya devam edeceğiz.

SAPPHİRE İŞÇİLERİNE MAAŞ SÖZÜ


ETHA
Maaşları ödenmediği için direnişte olan Sapphire işçilerine, ücretlerin Cuma günü ödeneceği açıklandı. İşçiler, Cuma günü paralarını alırsa kutlama yapacak, alamazsa protesto eylemi. 
Kiler Holding'e ait, Avrupa'nın en yüksek gökdeleni olan Sapphire inşaatında çalışan taşeron işçilere, ücretlerinin ödeneceği bildirildi.
İstanbul Sapphire inşaatında çalışan taşeron işçiler, 3 aylık maaşlarının ödenmemesi üzerine, bir ay önce direnişe başlamıştı. Bir aydır inşaat şantiyesinin önünde oturma eylemi yapan işçiler için zafer umudu doğdu. Bugüne kadar sorumluluğu taşeron firmaya atan ve ücretleri ödemeyen asıl işveren konumundaki Kiler Holding yetkililerinin, maaşları Cuma günü saat 14.00'a kadar kesin olarak vereceğini bildirdiği öğrenildi.
ETHA'ya bilgi veren Sapphire işçisi Mustafa Adnan Akyol, aylardır ödenmeyen maaşlarının önümüzdeki cuma günü ödeneceğini söyledi.
Kiler Holding yetkililerinin maaşları ödeyeceklerini söylediklerini belirten Akyol, "Cuma günü saat 14.00'e kadar maaşlarımız ödenirse kutlama yapacağız ve basın açıklamasıyla bunu duyuracağız. Ödenmediği taktirde ise aynı saatte protesto eylemi düzenleyeceğiz" dedi. Akyol, sanatçıları ve milletvekillerini de davet ettiklerini duyurdu.

İŞÇİLER YENİ YILDA SADECE İŞLERİNİ İSTİYOR!


ETHA
İnsanca bir yaşam ve insanca bir ücret talep ettikleri için işlerinden atılan TEKEL, Sapphire, Buca Belediyesi, Konveyör, UPS, Suni Deri, Sa-Ba işçileri tüm emekçilerin yeni yılını kutladı. Direnişçi işçiler, yeni yılda iş istiyor. 

Yeni bir yıla daha giriyoruz. Herkes sağlıklı, huzur dolu sevdikleriyle birlikte geçireceği bir yeni yıl diliyor. Oysa UPS, TEKEL, Sa-Ba, Buca Belediyesi, Çorlu Suni Deri ve Sapphire işçilerinin tek temennisi; yeni yıla emeklerinin karşılığını almak, ellerinden alınan işlerine geri dönmek. İşçiler ETHA'ya konuştu, yeni yıl beklentilerini anlattı.
Özlük hakları için Ankara'nın soğuğunda, polis saldırısı altında 78 gün direnerek Türkiye emek mücadelesinde son 20 yılın en büyük direnişine imza atan TEKEL işçilerinden Metin Arslan, açlığın, zulmün sürdüğü bir süreçte yeni yılın kutlanamayacağını belirtti.
İkinci TEKEL direnişinde de yer alan Arslan, emekçiler açısından bu dönemin geçen yılları arattığını ifade etti, şöyle konuştu: "Açlığın, sefaletin zulmün bittiği; insanların haklarını aldıkları bir süreçte ancak kutlama olabilir. Yoksa kutlamaların eziyete dönüştüğü bir yıl olacaktır. Yine de emekçi halkımızın yeni yılda haklarını aldıkları ve mücadeleye sarılarak kazandıkları bir yıl umuduyla başarılar diliyorum."

'GÜNDÜZLERİ SÖMÜRÜLMEDİĞİM, GECELERİ AÇ YATMADIĞIM BİR YIL OLSUN'
Emine Aslan ve Türkan Albayrak gibi sendikasız ve güvencesiz çalışmaya karşı çıktığı için Buca Belediyesi'nden çıkarılan taşeron işçisi Batıgül Tunç da 25 Kasım'da başlattığı direnişe devam ediyor. Şimdi diğer işten çıkarılan arkadaşlarıyla birlikte mücadele eden Tunç'un yeni yıl mesajı ise şöyle: "2010 yılında bir işçi ve emekçi kadın ve bir anne olarak haklarından yoksun bir taşeron işçisiydim. Onurum ve haklarım için mücadele ettiğim için belediyenin ve polisin saldırısına uğradım. 2011 yılında da, bir işçi olarak direnmeye ve her türlü baskıya karşı onurum ve ekmeğim için, gündüzlerinde sömürülmediğim, gecelerinde ise aç yatmadığım bir yıl olması için mücadeleye devam edeceğim."
Batıgül Tunç, 31 Aralık'a kadar işe geri alınmazsa, yılbaşını direniş alanında geçireceğini duyurdu. Tunç, tüm İzmir halkını da kutlamaya çağırdı.
İzmir'deki bir diğer direnişçi işçi, yine Buca Belediyesi'nden. Güvenceli iş talebiyle Genel-İş Sendikası'nda örgütlendikleri için işten atılan ve bir ayı aşkın süredir Buca Belediyesi önünde direnen işçiler adına konuşan İnan Sözer, işçiler, emekçiler için yeni yılda değişen bir şeyin olmadığını ifade etti. Sözer'in yeni yıl dilekleri şöyle: "İşçilerin emekçilerin rahat edeceği bir yapılanma bir sistem yok şuan Türkiye'de. Şunun olacağına inanıyorum işçilerin, emekçilerin üzerindeki baskılar ve şiddet arttıkça, işçilerin direnişi de bu yıl o oranda artacak ve daha fazla gelişecek. Yalnız İzmir'deki ve Türkiye'deki direnişler değil tüm dünyadaki işçi direnişlerini selamlıyorum."

ALBAYRAK: DİRENİŞLE HEPİMİZ KAZANIRIZ
2010 yılında Beykoz Paşabahçe Devlet Hastanesi'nde sendikalaşma faaliyetleri nedeniyle işten atılan ve 4 ay boyunca tek başına direnişin ardından bir işe yerleştirilen Türkan Albayrak, tüm işçilerin emekçilerin yeni yılını kutladı. Albayrak, "Ben direniş bittiği zaman da söylemiştim bu direniş yalnız benim için değildi, yoksa ben gider başka bir işte çalışırdım. Bu, benim gibi olan bütün insanlar için yapılmış bir direnişti. Ben işime geri döndüm ama haksızlık ve hukuksuzluk sürdüğü sürece bu mücadele de sürecek. Benim de direnişim haksızlığa, hukuksuzluğa, keyfiliğe karşı verdim. Umuyorum bütün işçiler hakları için aynı çizgide bu mücadeleyi omuzlar ve bu şekilde hepimiz kazanırız" dedi.

ÜCRETLERİ ÖDENİRSE AİLELERİYLE GEÇİRECEKLER
Avrupa'nın en büyük gökdeleni olarak inşa edilen İstanbul Sapphire'in inşaatında çalışan ve üç aylık maaşları verilmediği için 31 gündür direnişte olan işçiler adına konuşan Mustafa Adnan Akyol, yeni yılda beklentisinin olmadığını belirtti. İşçi sınıfına yönelik desteğin artmasını isteyen Akyol, direnişe başlarken bu kadar destek geleceğini tahmin etmediklerini ifade etti. Akyol, "Umutsuz değilim, bu desteğe baktıkça TEKEL'i gördükçe devrim geliyor galiba diyorum. Son bir yıl işçiler açısından çok kötü geçti. Taşeronlaştırma çok kötü, işçilerin bütün haklarını, her şeyini en az 10 yıl geri götürdü. Şu anda taşeronda çalışan bütün işçilerin hiçbir hakkı yok. Ücretlerini zamanında alamama korkuları var, işten atılma korkuları var, bir güvenceleri yok" dedi.
Yılbaşını, ücretleri ödenmediği takdirde sokakta, gökdelen inşaatının önünde geçireceklerini söyleyen Akyol, "Ücretlerimizi öderlerse ailemizle birlikte geçirmeyi planlıyoruz. Ama yeni yılın bu şartlarda gelecek olmasını korkuyla karşılıyoruz" dedi. Akyol, tüm emekçilerin yeni yılını kutladı.
Tuzla Deri Yan Sanayi Bölgesi'nde kurulu bulunan, kombi ve klima üreten Konveyör fabrikasında kölece çalışma koşullarına karşı çıkıp haklarını istedikleri için işten atılan Hacer Hız, tüm işçi arkadaşları adına konuştu. Hız, bütün işçileri, emekçileri güçlerini birleştirmeye, mücadele etmeye çağırdı. "Biz işçilerin direnişten başka bir koşulu yok. Yeni yıl, eski yıl bu mücadeleler hep olmuştur. Bugün soğuktayız ama hala hayattayız çünkü direniş bizim içimizi ısıtıyor. İçimiz sımsıcak" diyen Hız, bunca onursuzluğa, bunca kötü koşula sırf ekmek parası için katlandıklarını dile getirdi. Hız da herkesin yeni yılını kutladı.

'HİÇBİR GÜÇ EMEKÇİ GÜCÜNÜ YENEMEZ'
Uluslararası kargo şirketi UPS için çalışan ERKA ve CİP taşeron şirketlerinde çalışırken, sendikaya üye oldukları için 1 Temmuz günü işten atılan TÜMTİS üyelerinin direnişi, İstanbul Mahmutbey'de devam ediyor. Direnişlerinde 230'lu günleri geride bırakan işçiler adına konuşan Garip Bektaş, yeni yıldan çok fazla beklentileri olmadığını ifade ederek, "Tek talebimiz işimize geri dönmek. Şu anda gündemimizde başka bir şey yok. İşçilerin haketmediği şeylerle karşılaştık, baskı gördük, saldırıya uğradık. Türkiye'nin her tarafında haklarını arayan işçelere yönelik bir baskı var zaten. İnsan gibi bakılmıyor. Emekçiler haklarını aradıklarında işte bizim gibi sendikal haklarını kullandıklarında kapı önünde konuldular. Umut ediyorum ki bütün emekçiler, bir daha bu vakalarla karşılaşmasınlar, gerçekten hak ettiğini alsınlar. Bir işçi eğer çalışıyorsa o emeğinin karşılığını alsın istiyorum. Umarım Türkiye'de bu sorun çözülür. Bunun büyük bir zafer olacağına inanıyorum ve umut ediyorum" dedi.
Bektaş, tüm işçileri, emekçileri bunun için omuz omuza vererek, birlikte baskılara karşı göğüs vermeye çağırdı. Mücadelelerinin süreceğini dile getiren Garip Bektaş, "Hiçbir güç emekçi gücünü yenemez" dedi.

25 Aralık 2010 Cumartesi

SAPPHİRE İŞÇİLERİ HAKLARI İÇİN 4 HAFTADIR OTURMA EYLEMİ YAPIYOR

Direnişimiz haklarımızı alana dek sürecektir!

SAPPHİRE İŞÇİLERİNDEN NAHİT KİLER'E CEVAP!

NAHİT KİLER’İN İŞ KANUNU’NDAN DA HABERİ YOK!

Aylarca bizi kötü çalışma koşullarında hakkımızı vermeden çalıştıran İstanbul Sapphire’in sahibi Nahit Kiler, önceki gün (23 Aralık) dört haftadır sürdürdüğümüz direnişimizle ilgili bir basın açıklaması yaptı. Kiler, direnişimizle ilgili basın yayın organlarında yer alan haberlerin gerçeği yansıtmadığını, kamuoyunu doğru bilgilendirmek için bu açıklamayı yaptıklarını ileri sürdü. Hâlbuki kamuoyunu yalan yanlış bilgilerle yanıltmaya çalışan biz işçiler değil, Kiler Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nahit Kiler’in ta kendisidir. 4857 sayılı İş Kanunu’nu az çok bilen herkes, asıl bu açıklamanın gerçekleri çarptırmayı amaçladığını kolaylıkla görecektir.

Nahit Kiler, yaptığı açıklamada, asıl işveren olarak biz işçilerin ücret ödemelerinden sorumlu olmadığını iddia ederek şu ifadeleri kullanmaktadır: “Proje kapsamında inşaata yönelik tüm taahhüt işleri alt yüklenici şirketler tarafından gerçekleştirilmektedir. Alt yüklenicilerle yapılan sözleşmeler ve işbirlikleri kapsamında Kiler GYO olarak gerek iş yapış biçimi gerek ödemeler bakımından tüm taahhütlerimizi eksiksiz şekilde yerine getirmiş bulunmaktayız. Şu anda Sapphire İstanbul’un inşaatında çalışan işçilerin tamamı sözkonusu alt yükleniciler tarafından istihdam edilmiş olup; ücret ödemelerinin de yine ilgili alt yüklenici firma tarafından gerçekleştirilmesi gerekmektedir.”

YASALAR VE MAHKEME KARARLARI KİLER’İ YALANLIYOR

Nahit Kiler, açıkça yalan söylemektedir. Kiler GYO, ödemeler bakımından taahhütlerini yerine getirmemiş, çok sayıda insanın mağdur olmasına neden olmuştur. Biz işçilerin ödemelerinden Kiler’in değil, alt yüklenici firmanın, yani taşeronun sorumlu olduğu iddiası ise Türkiye’deki yasaları hiçe saymak anlamına gelmektedir. İş Kanunu’nun 2.maddesinde şöyle denilmektedir:

“…Asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur. Asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz…”

İş Kanunu’nun geçici iş ilişkisini düzenleyen 7.maddesi ise şu şekildedir: “…İşverenin, ücreti ödeme yükümlülüğü devam eder. Geçici iş ilişkisi kurulan işveren, işçinin kendisinde çalıştığı sürede ödenmeyen ücretinden, işçiyi gözetme borcundan ve sosyal sigorta primlerinden işveren ile birlikte sorumludur…”

Görüldüğü gibi, Türkiye iş yasalarına göre, asıl işveren, taşeron işçilerinin ücretlerinden de, sigorta primlerinden de birinci derecede sorumludur. Bu konuda emsal teşkil eden çok sayıda kesinleşmiş mahkeme kararı ve Yargıtay içtihadı da mevcuttur. Yani, TAŞERON İŞÇİSİ KÖLE DEĞİLDİR! Nahit Kiler’in açıklamaları, her şeyden önce yasalara aykırıdır. Ama Kiler Holding’in açıklamasında gerçeği yansıtmayan ifadeler, bununla da sınırlı değildir.

KİLER’DEN HESAP SORUYORUZ!

Kiler, şöyle demektedir: “Son dönemde kendilerini Sapphire İstanbul İşçileri Dayanışma Platformu olarak tanıtan bir grup çalışan, yaptıkları işin maddi karşılığının Kiler ve Sapphire Istanbul yönetimi tarafından yapılmadığını iddia etmektedir. Sözkonusu işçiler daha önce birlikte çalıştığımız ancak taahhütlerini yerine getirmediğinden dolayı iş akdini 5 ay önce feshettiğimiz bir alt yüklenici firma tarafından istihdam edilen işçilerdir. Sözleşmenin feshiyle beraber alt yüklenicinin çalışanlarının da Sapphire İstanbul ile bir ilişkisi kalmamıştır. Kiler GYO, sözkonusu alt yüklenici ile yaptığı sözleşme doğrultusunda firmaya karşı tüm sorumluluklarını yerine getirmiş bulunmaktadır. Yaptıkları işin hakkını alamadıklarını iddia eden bu grubun hesap sorması gereken yer Kiler GYO değil, bağlı bulundukları alt yüklenici firmadır.”

Bizim bağlı olduğumuz söz konusu taşeron firma, Berke Mermer ve İnşaat Ticaret LTD adlı firmadır. Bu firmanın yetkilileri, Kiler Holding’den yüklü miktarda alacaklarının bulunduğunu ve bu alacaklarını alamadıkları için de batma noktasına geldiklerini söylemektedir. Öte yandan biz işçiler, iş cinayetine kurban giden Serkan Çetin adlı işçi arkadaşımızın ölümünün ardından basına sıkıntılarımızı anlattığımız için işten çıkarıldık. Kiler Holding, çalışma koşullarımızı düzeltmek yerine bizi işten atmayı ve bağlı olduğumuz taşeron firmaya “basına bilgi vermek yoluyla sözleşmeyi ihlal ettiği” gerekçesiyle 100 bin dolar ceza kesmeyi tercih etmiştir. Kiler Holding’in “sözleşme taahhütlerini yerine getirmemek”ten kastı, biz işçilerin demokratik haklarımızı kullanarak sıkıntılarımızı basınla paylaşmamızdır.

Kısacası, Kiler Holding’in tüm alt yüklenici firmalara ödemelerini “zamanında ve eksiksiz” yaptıkları iddiası da gerçeği yansıtmamaktadır. Nitekim yine İş Kanunu’na göre, hakkını arayan biz işçilerin hesap sorması gereken yer, batma noktasına gelmiş taşeron firma değil, bu firma kadar sorumluluğu bulunan asıl işveren, yani Kiler Holding’tir.

Sonuç olarak; biz Sapphire İstanbul işçileri, alınterimizle yaptığımız gökdelenin önündeki oturma eylemimizde 29 günü geride bırakmış bulunuyoruz. Direnişimiz ve eylemlerimiz, hakkımızı alana dek sürecektir.

Değerli kamuoyuna saygıyla duyururuz.

Sapphire İşçileri






20 Aralık 2010 Pazartesi

SAPPHİRE'İN İÇİNDE KOKTEYL DIŞINDA EYLEM VARDI

Ücretlerini alamayan ve işten çıkarılan işçiler önceki gün  Sapphire Gökdeleni önünde eylem yaptı.

Sapphire Gökdeleni’nde önceki gün yılbaşı kokteyli yapılacağını duyan işçiler ve Gençlik Muhalefeti, ÖDP, Halkevleri üyeleri saat 19.00 sıralarında gökdelenin girişi önünde toplanarak burada eylem yaptı. Sapphire Gökdeleni önünde, “Bu gökdelen ödenmeyen işçi ücretleriyle yükseliyor” yazılı pankart açan işçiler kokteyle gelen davetlilerin lüks araçlarıyla gökdelenin bahçesine girişini engelledi.  Davetliler araçlarından inerek gökdelenin bahçesine girerken, çevrede toplanan yurttaşlar da işçilere alkışlarla destek verdi.

Eylem sırasında işçilerden Mustafa Akyol ellerini göstererek, “Bu gökdelenin her basamağında benim alın terim var. Ellerimdeki nasırlar o merdivenleri yaparken oluştu. Hakkımı istiyorum” diyerek sorunlarının çözümü için gökdelenin içerisinden yetkili birisiyle görüşmeyi talep etti. Ancak gökdelenin içerisinde yetkili birisinin olmadığı cevabı verildi.

GÜVENLİKÇİLER  FENA HIRPALANDI
Bu sırada gökdelenin taşeron yetkililerinden biri işçilere sözlü sataşmada bulundu. İşçilerin yetkiliye tepki gösterdiği sırada, gökdelenin güvenlikçileri birden işçilerin üzerine saldırdı. İşçiler ve çoğu üniversite öğrencisi olan destekçileri de bunun üzerine güvenlikçilere aynı şiddetle karşılık verdi.  Epey hırpalanan güvenlikçiler çareyi gökdelenin bahçesine kaçarak kapıyı arkalarından kapatmakta bulurken, polisler de işçilerle güvenlik görevlileri arasına girerek güvenlikçilerin daha fazla hırpalanmasını önledi.

Durumun sakinleşmesinin ardından bir süre daha eylemlerine devam eden işçiler herhangi bir gelişme olmaması üzerine, eylemlerine ertesi gün devam edeceklerini duyurarak ve yılbaşında kitlesel eylem yapmayı kararlaştırarak gökdelenin önünden ayrıldı.

18 Aralık 2010 Cumartesi

SAPPHİRE İŞÇİLERİ 3 HAFTADIR OTURMA EYLEMİ YAPIYOR

AYLARCA KÖTÜ KOŞULLARDA PARALARINI ALAMADAN ÇALIŞTIRILAN İSTANBUL SAPPHİRE İŞÇİLERİ, HAKLARI İÇİN AVRUPA'NIN EN YÜKSEK GÖKDELENİ ÖNÜNDE BAŞLATTIKLARI OTURMA EYLEMİNDE ÜÇ HAFTAYI GERİDE BIRAKTI!

Emeğin yanında yer alan herkesin desteğini bekliyoruz

Sapphire İşçileri Dayanışma Platformu

SAPPHİRE İŞÇİLERİNDEN BASIN EMEKÇİLERİNE AÇIK MEKTUP

Değerli gazeteciler;

Biz İstanbul 4.Levent’te Avrupa’nın en yüksek gökdelenini alın terimizle inşa eden işçileriz. Ne var ki çoğumuz alın teri kurumasına karşın emeklerinin karşılığını alamadı. AKP Bitlis Milletvekili Vahit Kiler’in kardeşi Nahit Kiler, önümüzdeki ay açılması beklenen gökdelenin dairelerini metrekaresi 12-13 bin dolardan satarken, bizim toplasanız gökdelenin üç camının parası etmeyecek ücretlerimizi ödemedi.

Aylarca bu gökdelende paramızı alamadan çalıştırıldık. Hala şantiyede paralarını alamadan çalışan çok sayıda işçi arkadaşımız var. Kimimiz düğününü iptal etti, kimimiz kirasını ödeyemediği için az daha evinden atılıyordu. Bir arkadaşımız kanser olduğu, ameliyat izini ve raporlarını yöneticilere gösterip hakkını istediği halde, Kiler yöneticileri kafalarını çevirip arabalarına binmeyi tercih etti. Biz bayramda ailelerimizin yanına gitmek şöyle dursun, onlara beş kuruş para yollayamazken, Nahit Kiler bir günlüğüne Umre’ye gidip namazını kılıp dönmekten çekinmedi! O gün bir kez daha anladık, gözü dönmüş Kiler patronunun lugatında “insanlık” diye bir kelime yer almıyordu!

SERKAN’IN DEĞERİ 5.5 METREKARE!

Son derece kötü koşullarda çalıştırıldık. İş güvenliğinden tamamen yoksunduk, yasalara karşın bu konuda bize herhangi bir eğitim de verilmedi. Bu sorumsuzluğun faturasını 25 yaşındaki genç bir işçi arkadaşımız ne yazık ki canıyla ödedi. Serkan Çetin, 17 Eylül’de gökdelenin -2’inci katından -5’inci katına düşerek yaşamını yitirdi. Cesedi, tam 6 saat sonra şantiyede olmadığı fark edilince bulunabildi. Üstelik bu arkadaşımız temizlik personelindendi, ancak yapmaması gereken işler de kendisine yaptırılıyordu.

Serkan’dan geriye Tokat’ta onu bekleyen eşi ve üç küçük çocuğu kaldı. Öğrendiğimize göre, Nahit Kiler, eşine tazminat olarak yalnızca 100 bin TL ödeyeceğini söyledi. Hesapladık, bu para gökdelenin bir dairesinin yalnızca 5.5 metrekaresinin fiyatına denk geliyordu! Biz insan olarak utandık ve bir kez daha anladık, gözü dönmüş Kiler patronunun lügatinde ne yazık ki “utanç” kelimesi de yer almıyordu.

BASINA KONUŞTUĞUMUZ İÇİN SOKAĞA ATILDIK

Biz Sapphire işçileri, Serkan’ın ölümünün ardından Sapphire’deki kötü çalışma koşullarını ve sömürüyü basınla paylaştık. BirGün Gazetesi’ne röportaj verdik. Nahit Kiler, çalışma koşullarımızı düzeltmek yerine biz işçileri “basına konuştuğumuz(!)” gerekçesiyle işten attı. Bizi çalıştıran taşeron firmaya da 100 bin dolar ceza kesti. Çoğumuz gurbetçiydik, şantiyede kalıyorduk, beş kuruşsuz sokağa atıldık.

O gün direnmeye karar verdik. Gökdelenin önünde eylemler yaptık, sesimizi duyurmaya çalıştık. Alınterimizin karşılığını istedik. Bir eylemimizde Kiler yöneticileri tarafından “Eylem meylem yapmayın, o zaman hiç paranızı alamazsınız” diye tehdit edildik. Ama yılmadık, hatta işverenin yapması gerekenleri de biz yaptık, işçi arkadaşlarımıza İş Kanunu’na göre sahip oldukları yasal haklarını anlattık. Üç haftadır da Avrupa’nın en yüksek gökdeleninin önünde, “Bu gökdelen ödenmeyen işçi ücretleriyle yükseliyor” pankartının altında oturma eylemi yapıyoruz. Bu soğuk havada direnişimizin sıcaklığıyla ısınıyoruz.



KİLER’İN TEHDİT VE HAKARETLERİNE MARUZ KALDIK

Eylemimizin 8’inci gününde Sapphire özel güvenliğinin saldırısına uğradık. Özel güvenlik pankartımızı zorla indirmeye çalıştı. Biz direnirken yanımıza gelen Nahit Kiler ise arabasının içinden bize küfürler yağdırıp “Bende size verecek para yok” diyerek oradan ayrıldı. Kiler’in ardından, orada çalışan bir proje müdürü ise bizi açıkça tehdit etti. Proje müdürü, “Siz Kiler’e hiçbir şey yapamazsınız, ama o size iki dakikada istediğini yapar. Neler yapacağını görürsünüz” dedi.

Bu Nahit Kiler’in ilk vukuatı da değildi. Kendisi daha önce paralarını alamadıkları ve sigortaları düzenli yatmadığı için çatıya çıkan işçilere “Ne biçim Vanlısınız? Vanlı adam delikanlı olur. Erkekseniz atlayın” deme pervasızlığını gösterebilmişti! Ailelerine beş kuruş gönderemeyen perişan haldeki işçileri şov yapmakla suçlayabilmişti! Bir kez daha anladık, gözü dönmüş Kiler patronunun lügatinde “el insaf” diye bir kelime de yazmıyordu!

DESTEĞİNİZİ BEKLİYORUZ

Biz bu baskılara boyun eğmemeye, direnişimizi sonuna kadar sürdürmeye kararlıyız. Onun arkasında kardeşi ve milyon dolarları varsa, biliyoruz, emek dostları ve demokratik kamuoyu da bizim arkamızda olacaktır. Bizim haklı mücadelemize omuz verecektir. Buna gönülden inanıyoruz, bundan güç alıyoruz.

Ve sizin aracılığınızla bir kez daha duyuruyoruz: Bu gökdelen sömürü, işçilerin ödenmeyen ücretleri ve Serkan Çetin’in kanı üzerinde yükseliyor! Ama şu unutulmasın, onların lügatinde “kâr hırsı, sömürü, iş cinayetleri” yazıyorsa, biz işçilerinkinde de “direniş, dayanışma, haklarımızı alana dek mücadele” yazıyor! 

Bu nedenle sizlerin ve tüm duyarlı kamuoyunun desteğini bekliyoruz.

Saygılarımızla,

Sapphire İşçileri

VATAN GAZETESİ'NDEN MÜGE İPLİKÇİ SAPPHİRE İŞÇİLERİNİ YAZDI

Kamu hepimizin alanıdır

Müge İplikçi - miplikci@gazetevatan.com
Müge İplikçi
Hepimiz için ortak olanı ifade etmez mi kamu? Ve bu da dünya değil midir? Özellikle ortaya koyduklarımız ve bunun paylaşılmasıyla anlam kazanmaz mı kamu? Konumlarımız, bu konumdan kaynaklı olan dünya görüşlerimiz farklı olabilir. Ama dünyanın bir sınıf, bir cins, bir doğa parçası vb. üzerinden tahrip edilmesi hepimizin ortak sorunudur; çünkü tahrip edilen aslında hepimizi ilgilendiren dünyadır, dolayısıyla tahrip edilen bizzat bizizdir. Hiçkimsenin birbirini tam manasıyla görmediği, duymadığı ve dünyanın gidişatından hemen herkesin umursamazlık kisvesiyle sıyırmaya çalıştığı dönemler dünyanın en karanlık dönemleridir. Ama yanlış anlaşılmasın aynı zamanda insanların özerkliğini yitirerek homojen bir bulut gibi oradan oraya savrulduğu dönemler de böyledir; çünkü bu sefer de insana özgü tekil irade devreden çıkacak, tek tek olayların yarattığı izler silinecek ve sanki mümkünmüş gibi hemen her şey hurra otomatiğe bağlanacaktır. Oysa dünya ya da kamu bu da değildir.

Kamu farklılıktır, farklı deneyimlerdir ve bu deneyimlerin çoğulluğu içinden ortak paydamız olan dünyadaki yıkımı görebilmek, seçebilmektir. Komşunuzla aynı konumda, aynı meslekte, aynı cinsel tercihlerde, aynı dünya görüşünde olmayabilirsiniz ama evinizin önünde kesilen çınar ağacı ikinizin de ortak nesnesi olan dünyaya karşı tavır almanız gereken bir sorumluluktur, örneğin. Buna ortak olarak sahip çıkamıyorsak kamu için alarm zilleri çalıyor demektir! Bunun gibi. Ağaçlar, barajlar, onlar kolay diyeceksiniz şimdi. Ben de bunun hiç de kolay olmadığını, şu an Karadeniz bölgesinin baraj projeleriyle talan edilmekte olduğunu ya da talan edilmeye ramak kaldığını ve hiçbirimizin buna gıkını çıkarmadığını söyleyeceğim -ki bu ayrı bir yazının konusu.

Gelelim insana ve onun dünyayla kurduğu en önemli ilişkisi olan emeğe. Geçen gün Sapphire işçilerinden bir mektup aldım. Avrupa’nın en yüksek gökdeleninin adı Sapphire. 4. Levent’te yükselen bir bina bu.

Burada çalışan işçiler kendilerine şu adı vermiş: Sapphire işçileri! Aylar boyunca, son derece kötü koşullarda çalıştırıldıklarını ve ücretlerinin kendilerine ödenmediğini belirtiyorlar mektuplarında. Bu yüzden evlerine haciz gelenler varmış aralarında. Yasalara rağmen gökdelen yapma konusunda önceden bir eğitim almamışlar. Bu yüzden bir arkadaşları yaşamlarını kaybetmiş. Bu arkadaşlarının ölümünün ardından bir röportajları yayımlanmış. Bunun üzerine işten atılmışlar ve çalıştıkları taşeron firmaya ceza kesilmiş. Çoğu gurbetçi, ceplerinde beş kuruş para yok ve bu soğukta gökdelenin önünde -evet kendi elleriyle yaptıkları gökdelenin önünde- bekliyorlar şimdi.

Bu insanların yaşadığı dramı görmek için hepimizin işçi olması gerekmez, yoksul olması da gerekmez. Sadece insan emeğinin ve işin ne olduğunu bilmemiz, hatırlamamız yeterli.
Geri kalan yorumu size bırakıyorum.


***

Unutmadan: Biliyorsunuz yarın 19 Aralık. Yani 1978 yılında Kahramanmaraş’ta yaşanan o acı katliamın startının verildiği gün. Daha önce belleğin geçmişle ilgili bir gerçek değil şimdiki zamanla ilgili bir olgu olduğunu yazmıştım. Toplumsal bellek temelinde böyle! Ama belleği geçmişe döndürecek mekanizmalar var, çok şükür. Bunlardan biri de edebiyat ve sözlü tarih! Gecikmeden ne yapıp edin İnci Aral’ın “Kıran Resimler”ni bulun ve okuyun derim. Oradaki insanlık ayıbını görecek ve kamunun hepimizin ortak alanı olduğunu bir kez daha hatırlayacaksınız. Bu kez bellek temelinde!

11 Aralık 2010 Cumartesi

SAPPHİRE İŞÇİLERİ SOĞUĞA KARŞIN DİRENİŞLERİNİ SÜRDÜRÜYOR

ÇÜNKÜ DİRENEN İŞÇİLER KAZANIRLAR


Sapphire işçileri, soğuk ve karlı havaya karşın mücadelelerini sürdürmekte kararlı. İşçiler, Avrupa'nın en yüksek gökdeleninin önünde başlattıkları oturma eyleminde iki haftayı geride bırakırken, ÖDP oturma eylemindeki işçilere destek ziyaretinde bulundu.

Sapphire işçileri, ziyaret sırasında şu açıklamayı yaptı:
DEĞERLİ BASIN EMEKÇİLERİ,

Biz işçiler, iki haftadır Avrupa’nın en yüksek binası Sapphire gökdeleninin önünde oturma eylemi yapıyoruz. Eylemimizin 8. gününde özel güvenliğin saldırısına ve bina sahibi Nahit Kiler’in küfür ve tehditlerine maruz kaldık. Ancak şimdi bir kez daha duyuruyoruz, hakkımızı alana dek buradan gitmemeye kararlıyız.

Peki neden buradayız?

Buradayız çünkü; biz işçiler Sapphire gökdeleninde aylarca para almadan çalıştırıldık. Daireleri metrekaresi 13 bin dolardan satan, Avrupa’nın en yüksek gökdelenini yapmakla övünen Nahit Kiler, bizim toplasanız bu gökdelenin üç camı etmeyen ücretlerimizi ödemedi. Hâlâ da “para yok” diyerek bizi oyalamayı sürdürüyor!

Buradayız çünkü; taşeron işçisi olduğumuz için sömürünün en ağırını yaşadık. Sigortalarımız düzenli yatırılmadı. Ücretlerimiz asgariden, prim günlerimiz ise eksik gösterildi. Mesai ücretlerimiz verilmedi. Bir röportajında “Kardeşim AKP milletvekili diye vergi mi ödemedim?” diyen, dünyanın vergisini ödediğini iddia eden Kiler, işçilerin sigortalarını eksik yatırarak açıkça vergi kaçırdı, hâlâ da kaçırıyor!

Buradayız çünkü; derdimizi anlatmak istediğimizde bir muhatap bile bulamadık. Hakkımızı aradığımızda “Eylem meylem yapmayın, paranızı hiç alamazsınız” diye tehdit edildik!

Buradayız çünkü; Nahit Kiler, ücretlerini alamadıkları için çatıya çıkan işçi arkadaşlarımıza “Erkeksiniz atlayın” deme pervasızlığını bile gösterebildi! Ailelerine beş kuruş gönderemeyen gurbetçi işçileri “şov yapmakla” suçlayabildi!

SERKAN’IN DEĞERİ 5.5 METREKARE!

Buradayız çünkü;, bu gökdelende iş güvenliğinin i’si bile yok! Arkadaşımız Serkan Çetin’i (25) bundan iki ay önce bir iş cinayetine kurban verdik. Serkan aslen temizlik işçisiydi, ama başka işler yapmak zorunda bırakılıyordu. Sonunda eksi 2’inci kattan eksi 5’inci kata düşerek öldü. Cesedi ölümünden ancak 6 saat sonra bulunabildi. Çünkü patronlar Serkan’ın öldüğünü ancak saatler sonra fark edebildi!

Buradayız çünkü; Kiler Holding, Serkan’ın ailesine yalnızca 100 bin TL veriyor.  Bu para Sapphire’de bir dairenin 5.5 metrekaresine denk geliyor!

Buradayız çünkü; Serkan Çetin’in ölümünün ardından kötü çalışma koşullarını basınla paylaştığımız için beş kuruşsuz işten çıkarıldık! Sokağa atıldık! Biz işçiler, bu gökdelende Nazi kampını aratmayacak koşullarda çalıştırıldık, hâlâ da çalıştırılıyoruz!


ARTIK YETER!!!

Buradayız çünkü; BU GÖKDELEN, İŞÇİLERİN ÖDENMEYEN ÜCRETLERİ, EMEK SÖMÜRÜSÜ VE SERKAN ÇETİN’İN KANI ÜZERİNDE YÜKSELİYOR!
BİZ SAPPHİRE İŞÇİLERİ, ARTIK YETER DİYORUZ! TAŞERONLAŞMAYA, İŞTEN ATMALARA, SÖMÜRÜYE, İŞ CİNAYETLERİNE, HAK GASPLARINA İSYAN EDİYORUZ!


BURADAYIZ, ÇÜNKÜ BİLİYORUZ,
DİRENEN İŞÇİLER KAZANIRLAR!


Duyarlı kamuoyundan ve halkımızdan destek bekliyoruz.

SAPPHİRE İŞÇİLERİ DAYANIŞMA PLATFORMU

SERKAN'A BİÇİLEN DEĞER 5.5 METREKARE


SAPPHİRE’İN İŞÇİLERİ OTURMA EYLEMİNDE
11 Aralık 2010-ANKA
-Tamamlandığında Avrupa’nın en yüksek gökdeleni olacak İstanbul Sapphire’de çalışan işçiler, ücretlerini alamadıkları gerekçesiyle şantiye önünde iki haftadır oturma eylemi yapıyor. İşçiler, “Aylarca parasız ve kötü koşullarda çalıştırıldık. Sadaka değil hakkımızı istiyoruz. Alana kadar da buradan gitmeyeceğiz” dedi.

-Nahit Kiler’in sahibi olduğu İstanbul Sapphire Gökdeleni’nin önümüzdeki ay açılması bekleniyor. AKP Bitlis Milletvekili Vahit Kiler’in kardeşi Nahit Kiler daha önce yaptığı açıklamada, dairelerin yüzde 60’ını metrekaresi 12-13 bin dolardan sattıklarını açıklarken, aylarca para almadan çalıştırıldıklarını söyleyen işçiler gökdelenin önünde iki haftadır oturma eylemi yapıyor.
 
İSTANBUL (ANKA) - Tamamlandığında Avrupa’nın en yüksek gökdeleni olacak İstanbul Sapphire’de çalışan işçiler, ücretlerini alamadıkları gerekçesiyle şantiye önünde iki haftadır oturma eylemi yapıyor. İşçiler, “Aylarca parasız ve kötü koşullarda çalıştırıldık. Sadaka değil hakkımızı istiyoruz. Alana kadar da buradan gitmeyeceğiz” dedi.
Nahit Kiler’in sahibi olduğu İstanbul Sapphire Gökdeleni’nin önümüzdeki ay açılması bekleniyor. AKP Bitlis Milletvekili Vahit Kiler’in kardeşi Nahit Kiler daha önce yaptığı açıklamada, dairelerin yüzde 60’ını metrekaresi 12-13 bin dolardan sattıklarını açıklarken, aylarca para almadan çalıştırıldıklarını söyleyen işçiler gökdelenin önünde iki haftadır oturma eylemi yapıyor.
Oturma eylemi yapan işçilerden, Mustafa Akyol ANKA’ya yaptığı açıklamada, “Nazi kamplarını aratmayacak koşullarda aylarca paramızı alamadan çalıştırıldık. Gencecik bir işçi kardeşimizi iş güvenliğinin olmaması nedeniyle kaza görünümlü bir iş cinayetine kurban verdik. Bu gökdelen işçilerin kanı, sömürüsü, ödenmeyen ücretleri üzerinde yükseliyor. Biz sadaka değil hakkımızı istiyoruz. Alana kadar da buradan gitmeyeceğiz” dedi.

-ÖLEN İŞÇİNİN DEĞERİ 5.5 METREKARE-

Sapphire Gökdeleni şantiyesinde 17 Eylül 2010 tarihinde Serkan Çetin (25) adlı bir işçinin düşerek yaşamını yitirdiğini anımsatan Akyol, “Serkan arkadaşımız aslen temizlik işçisiydi, ama başka işler yapmak zorunda bırakılıyordu. Sonunda eksi 5’inci kattan eksi 2’nci kata düşerek öldü. Cesedi ancak 6 saat sonra bulunabildi, çünkü o saate kadar öldüğünü bile fark etmediler” diye konuştu. Çetin’in bu iş için Tokat’taki ailesini bırakıp geldiğini belirten Akyol, şöyle devam etti: “Kiler Holding’in Serkan’ın ailesine 100 bin TL verdiğini duyduk. Düşünün, yitip giden gencecik bir canın bedeli, bu gökdelende bir dairenin 5.5 metrekaresine tekabül ediyor! Bu hangi insanlığa, vicdana sığar?” şeklinde konuştu.

-‘BASINA KONUŞTUK DİYE İŞTEN ATILDIK’-

Serkan Çetin’in ölümünün ardından Sapphire inşaatındaki ‘kötü koşulları’ basınla paylaştıklarını anlatan mermer işçisi Mustafa Akyol, şöyle dedi:
“Zaten aylardır paramızı alamıyorduk. Şantiyenin içinde kapısı bile olmayan böcek dolu barakalarda yatıyorduk. Yemekler de çok kötüydü. İş güvenliğinden eser yoktu. Serkan’ın ölümünün ardından Birgün Gazetesi’ne tüm bu kötü koşulları anlattık. Nahit Kiler, çoğu gurbetçi olan ve şantiyede kalan biz işçileri, basına konuştuğumuz gerekçesiyle işten kovdu ve beş kuruşsuz sokağa attı! Üstelik bizi çalıştıran taşeron firmaya da 100 bin dolar ceza kesti.”
Bayramda bile paralarını alamadıklarını, bu nedenle işçilerin bayramı ailesinin yanında geçiremediğini söyleyen Akyol, “Ama bize paramızı vermeyen Nahit Kiler, bir günlüğüne Umre’ye gitti, namazını kılıp geldi. Şu anda şantiyede hala aylardır parasız çalıştırılan işçiler var. Kimi düğününü iptal etti, kimi kirasını ödeyemediğinden az daha evinden atılıyordu. Kanser hastası bir arkadaşımız, bir yıl önce işten ayrıldığı halde hala parasını alamıyor, bu yüzden tedavisi aksıyor” şeklinde konuştu.

-‘NAHİT KİLER BİZE KÜFRETTİ’ -

Gasp edilen haklarını geri almak, sömürüye ve iş cinayetlerine dur demek için direnme kararı aldıklarını belirten Akyol, bu nedenle iki hafta önce oturma eylemine başladıklarını dile getirdi. “Bu gökdelen işçilerin ödenmeyen ücretleri üzerinde yükseliyor” yazılı bir pankartla şantiyenin önünde eylem yapan işçilerden Mustafa Akyol, eylemlerinin 8’inci gününde Sapphire özel güvenliğinin pankartlarını zorla indirmeye çalışarak eyleme müdahale ettiğini söyledi. Çıkan arbede sırasında Nahit Kiler’in arabasıyla yanaştığını ve kendilerine küfrettiğini öne süren Akyol, şu iddialarda bulundu:
“Kiler, arabasının camını açarak bize ‘Bu pankartı buradan indirin. Gidin Taksim’de pankart açın’ diye bağırdı. Biz de ‘Paramızı ver, indirelim’ dedik. Bunun üzerine ‘Benim size verecek param yok. Ne b.k yerseniz yiyin’ dedi ve ağza alınmayacak küfürler edip arabasıyla oradan ayrıldı.”
Nahit Kiler’in ardından bir proje müdürünün de yanlarına gelerek açıkça kendilerini tehdit ettiğini iddia eden işçiler, bu proje müdürünün“Siz Kiler’e hiçbir şey yapamazsınız, ama o adam size iki dakikada istediğini yapar. Neler yapacağını yakında görürsünüz” dediğini öne sürdü. Sapphire işçileri, haklarını alana dek eylemlerini sürdüreceklerini vurguladı.  
(BRŞ/ÖMR)

5 Aralık 2010 Pazar

SAPPHİRE İŞÇİLERİ HAKLARI İÇİN OTURMA EYLEMİNDE


SAPPHİRE İŞÇİLERİ HAKLARI İÇİN OTURUYOR
Aylarca kötü koşullarda emeklerinin karşılığını almadan çalıştırılan Sapphire işçileri, hakları için Avrupa'nın en yüksek gökdeleninin önünde oturma eylemi yapıyor. Eylemlerinin 8'inci gününde Sapphire güvenlik görevlilerinin saldırılarına ve bina sahibi Nahit Kiler'in hakaret ve tehditlerine maruz kalan işçiler, haklarını alana kadar eylemlerini sürdürmekte kararlı.

SAPPHİRE İŞÇİLERİ TÜM EMEK DOSTLARININ DESTEĞİNİ BEKLİYOR

NAHİT KİLER HAKKINI ARAYAN İŞÇİLERE KÜFRETTİ!

Avrupa’nın en yüksek gökdelenini yapmakla övünen Sapphire Gökdeleni sahibi Nahit Kiler, hakkını arayan işçilere “Benim size verecek param yok” dedi ve küfretti!

Sapphire işçileri, geçtiğimiz Cuma günü yaptıkları eylemin ardından gökdelenin önünde oturma eylemi başlatmıştı. “Bu gökdelen işçilerin ödenmeyen ücretleri üzerinde yükseliyor” ve “Sadaka değil hakkımızı istiyoruz” pankartları açan işçiler, eylemlerinin 8’inci gününde saldırıya uğradı. İşçilerin anlatımına göre, Sapphire gökdeleninin güvenlik görevlileri, işçilerin pankartını zorla indirmeye çalışınca arbede çıktı. Bu sırada arabasıyla işçilerin yanına yanaşan bina sahibi Nahit Kiler, arabasının camını açarak işçilere “Bu pankartı buradan indirin. Gidin Taksim’de pankart açın” diye bağırdı. İşçilerin “Paramızı ver, indirelim” diye karşılık vermesi üzerine, “Benim size verecek param yok. Ne b.k yerseniz yiyin” diyen Kiler, ağza alınmayacak küfürler ederek oradan ayrıldı.

Kiler’in ardından işçilerin yanına gelen bir proje müdürü ise işçileri açıkça tehdit etti. Proje müdürü, “Siz Kiler’e hiçbir şey yapamazsınız, ama o adam size iki dakikada istediğini yapar. Neler yapacağını yakında görürsünüz” dedi. İşçiler, baskıların onları yıldıramayacağını, oturma eylemlerine devam edeceklerini söyledi. 
Diğer yandan  İstanbul Dolmabahçe'de eylem yapan Gençlik Muhalefeti üyeleri eylemin ardından 4.Levent'teki işçilere destek ziyaretinde bulundu.