18 Aralık 2010 Cumartesi

SAPPHİRE İŞÇİLERİNDEN BASIN EMEKÇİLERİNE AÇIK MEKTUP

Değerli gazeteciler;

Biz İstanbul 4.Levent’te Avrupa’nın en yüksek gökdelenini alın terimizle inşa eden işçileriz. Ne var ki çoğumuz alın teri kurumasına karşın emeklerinin karşılığını alamadı. AKP Bitlis Milletvekili Vahit Kiler’in kardeşi Nahit Kiler, önümüzdeki ay açılması beklenen gökdelenin dairelerini metrekaresi 12-13 bin dolardan satarken, bizim toplasanız gökdelenin üç camının parası etmeyecek ücretlerimizi ödemedi.

Aylarca bu gökdelende paramızı alamadan çalıştırıldık. Hala şantiyede paralarını alamadan çalışan çok sayıda işçi arkadaşımız var. Kimimiz düğününü iptal etti, kimimiz kirasını ödeyemediği için az daha evinden atılıyordu. Bir arkadaşımız kanser olduğu, ameliyat izini ve raporlarını yöneticilere gösterip hakkını istediği halde, Kiler yöneticileri kafalarını çevirip arabalarına binmeyi tercih etti. Biz bayramda ailelerimizin yanına gitmek şöyle dursun, onlara beş kuruş para yollayamazken, Nahit Kiler bir günlüğüne Umre’ye gidip namazını kılıp dönmekten çekinmedi! O gün bir kez daha anladık, gözü dönmüş Kiler patronunun lugatında “insanlık” diye bir kelime yer almıyordu!

SERKAN’IN DEĞERİ 5.5 METREKARE!

Son derece kötü koşullarda çalıştırıldık. İş güvenliğinden tamamen yoksunduk, yasalara karşın bu konuda bize herhangi bir eğitim de verilmedi. Bu sorumsuzluğun faturasını 25 yaşındaki genç bir işçi arkadaşımız ne yazık ki canıyla ödedi. Serkan Çetin, 17 Eylül’de gökdelenin -2’inci katından -5’inci katına düşerek yaşamını yitirdi. Cesedi, tam 6 saat sonra şantiyede olmadığı fark edilince bulunabildi. Üstelik bu arkadaşımız temizlik personelindendi, ancak yapmaması gereken işler de kendisine yaptırılıyordu.

Serkan’dan geriye Tokat’ta onu bekleyen eşi ve üç küçük çocuğu kaldı. Öğrendiğimize göre, Nahit Kiler, eşine tazminat olarak yalnızca 100 bin TL ödeyeceğini söyledi. Hesapladık, bu para gökdelenin bir dairesinin yalnızca 5.5 metrekaresinin fiyatına denk geliyordu! Biz insan olarak utandık ve bir kez daha anladık, gözü dönmüş Kiler patronunun lügatinde ne yazık ki “utanç” kelimesi de yer almıyordu.

BASINA KONUŞTUĞUMUZ İÇİN SOKAĞA ATILDIK

Biz Sapphire işçileri, Serkan’ın ölümünün ardından Sapphire’deki kötü çalışma koşullarını ve sömürüyü basınla paylaştık. BirGün Gazetesi’ne röportaj verdik. Nahit Kiler, çalışma koşullarımızı düzeltmek yerine biz işçileri “basına konuştuğumuz(!)” gerekçesiyle işten attı. Bizi çalıştıran taşeron firmaya da 100 bin dolar ceza kesti. Çoğumuz gurbetçiydik, şantiyede kalıyorduk, beş kuruşsuz sokağa atıldık.

O gün direnmeye karar verdik. Gökdelenin önünde eylemler yaptık, sesimizi duyurmaya çalıştık. Alınterimizin karşılığını istedik. Bir eylemimizde Kiler yöneticileri tarafından “Eylem meylem yapmayın, o zaman hiç paranızı alamazsınız” diye tehdit edildik. Ama yılmadık, hatta işverenin yapması gerekenleri de biz yaptık, işçi arkadaşlarımıza İş Kanunu’na göre sahip oldukları yasal haklarını anlattık. Üç haftadır da Avrupa’nın en yüksek gökdeleninin önünde, “Bu gökdelen ödenmeyen işçi ücretleriyle yükseliyor” pankartının altında oturma eylemi yapıyoruz. Bu soğuk havada direnişimizin sıcaklığıyla ısınıyoruz.



KİLER’İN TEHDİT VE HAKARETLERİNE MARUZ KALDIK

Eylemimizin 8’inci gününde Sapphire özel güvenliğinin saldırısına uğradık. Özel güvenlik pankartımızı zorla indirmeye çalıştı. Biz direnirken yanımıza gelen Nahit Kiler ise arabasının içinden bize küfürler yağdırıp “Bende size verecek para yok” diyerek oradan ayrıldı. Kiler’in ardından, orada çalışan bir proje müdürü ise bizi açıkça tehdit etti. Proje müdürü, “Siz Kiler’e hiçbir şey yapamazsınız, ama o size iki dakikada istediğini yapar. Neler yapacağını görürsünüz” dedi.

Bu Nahit Kiler’in ilk vukuatı da değildi. Kendisi daha önce paralarını alamadıkları ve sigortaları düzenli yatmadığı için çatıya çıkan işçilere “Ne biçim Vanlısınız? Vanlı adam delikanlı olur. Erkekseniz atlayın” deme pervasızlığını gösterebilmişti! Ailelerine beş kuruş gönderemeyen perişan haldeki işçileri şov yapmakla suçlayabilmişti! Bir kez daha anladık, gözü dönmüş Kiler patronunun lügatinde “el insaf” diye bir kelime de yazmıyordu!

DESTEĞİNİZİ BEKLİYORUZ

Biz bu baskılara boyun eğmemeye, direnişimizi sonuna kadar sürdürmeye kararlıyız. Onun arkasında kardeşi ve milyon dolarları varsa, biliyoruz, emek dostları ve demokratik kamuoyu da bizim arkamızda olacaktır. Bizim haklı mücadelemize omuz verecektir. Buna gönülden inanıyoruz, bundan güç alıyoruz.

Ve sizin aracılığınızla bir kez daha duyuruyoruz: Bu gökdelen sömürü, işçilerin ödenmeyen ücretleri ve Serkan Çetin’in kanı üzerinde yükseliyor! Ama şu unutulmasın, onların lügatinde “kâr hırsı, sömürü, iş cinayetleri” yazıyorsa, biz işçilerinkinde de “direniş, dayanışma, haklarımızı alana dek mücadele” yazıyor! 

Bu nedenle sizlerin ve tüm duyarlı kamuoyunun desteğini bekliyoruz.

Saygılarımızla,

Sapphire İşçileri

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder